30 Ekim 2012 Salı

Rüya mi Gerçek mi?

Bir rüya işte geceyi sabaha bağlarken gördüğüm...
Sadece bir rüya mi?
Değil elbette.
Bu dünyadaki yaşamımdan daha gerçek bile.

Kimisi biraz dramla o rüyadan uyanmak istemiyorum diyebilirdi.
Kimisi de hayattan bıkmış bir şekilde yaşamaya devam edebilirdi.

Bunlar da bir yanılsama olacaktı.

İçime dolan sonsuz ve koşulsuz sevgiyle yaşam amacım rüyamla ve aşkla önüme sunulurken önünde eğildiğim bir rüya gerçeği bu, ne duygusu ne görüntüsü kelimelere anlatılamayacak bir yaşam. Ve öyle gerçek...

O rüyanın gerçekliğini burada yaşama geçirme düşüncesi, bütün olup biten kaosun içinde duygusuzca ve öylece kalmamı sağlarken beni hayata bağlıyor.
Ve tekrar rüyamın içinde O'nunla göz göze geldiğimde bütün hayatın anlamsızlığının bir anda anlam kazanması ve bütün kelimelerin ötesindeki anlaşmamız beliriyor zihnimde...

Rüyama gelip kalbimi koşulsuz ve sınırsız sevgiyle dolduran Güzel Ruh,
Sen de biliyorsun ben de, gerçeğin rüyasını yaşamaya o kadar az bir zaman kaldı işte...
Bütün mesafeler yok olacak aramızda.

Sadece kalbime sabretmesini söylüyorsun, sözünü dinleyeceğim...

Kavuşma değil Bir olacağımız zamanlara...

Aşkla :)

30.10.2012 / Bodrum

Doğa ve ötesi...

Yıl sonra yine doğayla başbaşa, böylesine keyifli bir gün geçirmek...

Tanrı'ya en içten teşekkürlerimle.

Oluşan görüntü bu;
Siyah kalemle çizimlişcesine dağlar,
Gümüş rengi bir deniz
Ve ışıll ışıl bir gökyüzü...

Her şey siyah ve beyazın tılsımında, gece seyir yapıyoruz.

Doğanın heybeti insanı etkilerken yıldızlar insanın başını döndürüyor. Gerçekten bu kadar yıldız nasıl olabilir, başımı ne tarafa çevireceğimi bilemiyorum. Keyifle izliyorum, bir kayan yıldızları bir gümüş denizi.

Ve saatler sonra güneş doğuyor ufuktan. Bu sefer güneş bize biraz gösteriş ve torpil yapıyor ve denizden doğacağım bugün sizin için diyor...
Ne manzara ama;
Öylesine kıpkırmızı ki ve uçsuz bucaksız mavinin içinden bütün tevazusuyla bizi selamlıyor, öyle güzel başlıyor ki gün bütün gecenin yorgunluğunu alıp gidiyor.

Ve güneşin sıcaklığı bedenimi ısıtıyor ve cevapsız kalamadığım yorgunluğuna boyun eğiyorum. Etrafımızı saran sarp dağların arasındaki koyda güverteye kurduğum hamakta uykuya dalıyorum.

Kuş sesleri ile uyanıyorum, öyle neşeliler ki yüzümde tebessüm, ve sonra hahahaha bu nasıl olabilir bilmiyorum ama neşeli afacan bir kuş üstüme konup ötmeye başlıyor... Öyle tatlı ki içim pır pır ediyor onunla.

Cıvıltısı beni sevindirirken üzerimdeki ağırlığı özgürlüğünü hissetmemi sağlıyor ve neşesi içimi sevgiyle kaplıyor...

Yüzümde tebessüm iyi ki varım diyorum evet iyi ki varım. Burada bulunmak ve bu mutluluğu ve sevgiyi yasayabilmek ne büyük bir onur.

Böylesine muhteşem bir dünyayı deneyimlemenin keyfiyle tekrar uykuya dalıyorum...

Aşkla :)

20.10.2012 / Symi